Bu durum herkesi ilgilendiriyor. Gerçek sadakat nedir? Bu sorunun cevabını Dünya değişim Akademisi Uzmanlarına sorduk.
”Dünyevi düzeyde kimse sadık değil. O sadece kendi bencil istekleriyle ilgileniyor. Kendi bencil isteklerini karşılamak için her şeyi yapar. Ona yardım eden, ona zaman veren imkanlar sunan kişiye o imkanları ele geçirmek için her türlü zarar vermeye hazır. Her zaman. Bu siyasette de var, ekonomide de var, iş dünyasında da var. Her yerde bunu görebilirsiniz. İstisnasız. İnsanlar geliyor herhangi bir kurumda herhangi bir işte uzmanlaşıyor, bilgileniyor, güçleniyor, varlıklı oluyor ondan sonra o kurumu ele geçirmeye çalışıyor. Aç gözlülük. Daha fazla istiyor. Ve eğer tekamülsel dinamikler olmayacaksa eğer kişi kendini idrak edip geliştirip kim olduğunu anlamak istemezse BEDEN OLARAK YAŞAMAYA DEVAM EDERSE BUNUN KARŞISINI KİMSE ALAMAZ. Bu her zaman böyle olacak. Her zaman. O yüzden kapitalist toplumunda bunu görüyoruz bütün düzeylerde. Siyasi, ekonomik, aile, özel; insan sadece kendini düşünerek, kendine sadık değilse özüne sadık değilse kimseye sadık olamaz. O yüzden bu konuda yapacağınız iki şey var; birincisi kimseden sadakat beklemeyin. Beklentisiz olmak budur. Acı çekmezsin sadakat bekleme. Bana sadık olacak diye düşünme. Bunu sil kafandan. Ne isterse yapar ne yaparsa yapsın. Özgür insan. Seni arkadan vuracak mı, kuyu mu kazacak, ayağını mı çekecek ne derlerse desinler işte özgürdür yapsın. Umursamayacaksın. Ve ikinci kökten çözüm kendi özüne sadık olacaksın. Kim olduğunu keşfedip özüne sadık ol. Sadakat konusu kaybolacak. Hayatından çıkacak. Aklına gelmeyecek. Düşünmeyeceksin. Kimseden beklenmeyecek. Çünkü sen zaten osun. Sen kendi özüne kendi doğana sadık olunca sadakat konusu çözülmüş olacak. Sen artık mutlak düzeyde sadıksın. O yüzden ne olursa olsun sana sadakatsizlik olarak görünmeyecek. Böyle bir kavramın olmayacak. Böyle bir anlayışın olmayacak. Olsa bile umursamayacaksın. Ve kim umursuyor? Olmayan umursuyor. Şimdi sadakatsizliği gözlemleyin en çok kim umursuyor? Kendine sadakati olmayan kişi. Kendinde yok ya başkalarında arıyor. Başkalarından sadakat talep ediyor. Ve buna bu şekilde erişmeye çalışıyor. Olmayanı başkasından almaya çalışıyor. Sevgisi olmayan insan onu seven birisini arıyor toplumun hastalığı bu. Çünkü sevgiden yoksun. Biri onu sevecek. O yüzden sadakatsiz olan kendi özüne sadık olmayan sadakat arıyor. Dışarıda arıyor dileniyor. O yüzden her türlü dilencilikten vazgeçeceksin. Ne sevgi dileneceksin, ne sadakat dileneceksin ne başka bir şey. Sen özünde onlara erişeceksin mutlu olacaksın. ”
