Atatürk’e ait iki kitap var.

1-Nutuk
2-Atatürk’ün söylev ve demeçleri

Nutuk,hemen hemen herkesin evinde var.Defalarca çoğaltılıp dağıtılmış.
Cumhuriyet kurulduktan sonra,Atatürk CHP Genel Başkanıyken yazılmış.
Tarihi belgeden ziyade,siyasi yorumları içeriyor.
Parti politikasını,yani Türkiyenin nereye götürülmesi tasarlanmışsa,o konuda bir algı oluşturmak için yapılmış siyasi yorumları içeriyor.
Nutuk’da özet olarak,Atatürkle fikir ayrılığı olan tüm silah arkadaşları hain.
Osmanlı öcü,padişahlar hain.
Yargılamak için yazmıyorum bunları..Belki de o günün şartları bunu gerektiriyordu…

Atatürk ‘ün Söylev ve demeçlerine gelince,
Askerlik hayati boyunca ve siyasi hayatı döneminde kendisine gelen telgraflar ve kendisinin başkalarına çektiği telgrafları, mektupları içeriyor.
Bu kitap iki cilt olarak TBMM tarafından basılmış,yorumların olmadığı,siyasi bir algı hesabı yapılmamış tarafsız bir eser.
Sanıyorum ki bu eser en koyu Atatürkçülerin bile yüzde onunun kütüphanesinde yoktur.
Olsa da vatandaşlarımızın yüzde 95 i anlamakta zorluk çeker,Atatürkün ifadelerini.
Türk Dil Kurumu’nun bize öğrettiği türkçe sayesinde 100 yıl önceki Atamızın kurduğu cümleleri anlayamıyacak bir nesil haline getirildik.
İşte bu, Atatürk ‘ün Söylev ve demeçlerinin 1. Cildinin 15. Sayfasında Atatürk’ün rütbelerini söktüğü anda,Erzurum dan Vahdettin’e çektiği bir telgraf var.
Net ve açık.Siyasi bir yorumla çarpıtılmamış.
O telgrafı okuduğunuzda,Vahdettin ile Atatürk arasındaki,devletin ve milletin kurtuluşu istikametinde aralarinda nasil bir işbirliği olduğunu görüyorsunuz.
90 yıldır bize okutulanların kimler tarafından,ne maksatla önümüze konduğunu anlıyorsunuz.
“Vahdettin haindi,Atatürk Osmanlıyı yıkmak için kaçarak anadoluya geçti” gibi hikayelerin nasıl da uydurulduğunu anlıyorsunuz.
Bizi kaça bölmüşler;
Sağcı-solcu,
Türkçü-kürtçü
Hilafetiçi-cumhuriyetçi
Şeriatçı-laikçi..vs.
Bu tezgahı anlamak ve parçalamak için tarihi kaynaklarından okumak gerekiyor.
Siyasî yorumlardan değil.
Bizi,siyasi yorumlara dayanan tarih anlayışı zehirledi.
Bunu her iki tarafı da kasdederek söylüyorum.
İsterseniz Atatürk ‘ün Vahdettine,rütbelerini söktüğü gün çektiği günkü telgrafın son cümlesiyle yazımı bitireyim;
“..Her ne kadar rütbelerimi sökmek zorunda kaldıysam da,size karşı abidane sadakatimin devam eylediğini arzetmeye mücaseret eylerim”.
Bazı arkadaşlar belki bir çağdaş dayanak ararlar.
Hani Avrupalılar onaylamadı mı kendimize ait gerçekler O kolay kolay kabul etmeyiz ya!..
Bir belge de Avrupalıdan olsun.Cağdaş bir dayanak olsun..
Mıllıyet yayınlarından çıkmış bir kitap vardı.
“Türkiye’nin Paylaşılması”
Yazarı,Lorance Evance.
Sanırım Paris de Tarih kürsüsü profesörü.
Lise yıllarımda okumuştum.
Vahdettin’e hain diye saldırdığımız yıllarda.
Şu cümlesi beynime kazınmıştı;
“Atatürk’le Vahdettin savaş boyunca hiç bir zaman birbirine karşı olmadı.
Ama bize karşı birbirlerine düşman rolü oynadılar.Bizi kandırdılar.
Fakat,Damat Ferit le Atatürk gerçekten birbirlerine karşı idi”

Bunları da sevebilirsiniz