Çanakkale Kahramanı Samsunlu Ali Çavuş

Ali Çavuş, yaşadığı Samsun’un Havza ilçesi Bekdiğin köyü ve çevresinin,  savaşlarda gösterdiği yararlılıktan dolayı, devletçe kendisine verildiği anlaşılıyor. Ali Çavuş’un, bölgeye gelenlere yer verip yerleştirdiği de, yine  yaygın olarak anlatılanlardan…

Ali Çavuş, bölgeden;  kardeşi İsmail, yedi çocuğu başta olmak üzere, üç yüz gönüllü asker  topluyor. bunları; silahlandırıyor,  atı olmayanlara at temin ediyor ve Çanakkale’ye intikal ediyorlar. Çanakkale savaşları;  malum, çok çetin geçiyor. Ali Çavuş sorumluluğundaki 269 kişiden 209 u şehit düşüyor. Şehit olanlar arasında, yanı başında şehit düşen kardeşi İsmail ve dört oğlu da vardır.

Anzak askerlerini tedavi ediyor

Zafer kazanılıyor ve kalan 60 kişi ile birlikte geri dönüşe geçiyorlar. Siperler bölgesinden geçerken, süngü hücumu sırasında yaralanmış;  ancak geri kaçamamış yaralı iki anzak askeri ile karşılaşıyorlar. Yanındakiler hemen silahlarına davranmak istiyorlar ki;  Ali Çavuş, “Hayır! Artık savaş bitmiştir. Bundan sonra öldürmek cinayet olur. Durun!” diyor.  Sipere iniyor ve yaralı anzak askerlerinin ilk tedavilerini bizzat kendisi yapıyor.

Atların arkasına sedyeler yaptırıyor, her hangi bir sıkıntı yaşanmaması için de Osmanlı asker elbisesi giydiriyor ve yola koyuluyorlar. Yolun bir kısmını atların çektiği sedyelerle giden yaralılar,  bir kısmını trenle ve zaman zaman da kucakta ve sırtta taşınarak, Samsun’un  Bekdiğin köyüne ulaşıyorlar.

Köyde, tedavileri yapılan anzak askerleri, iyileşiyor ve misafir olarak görüldüklerinden köylü de kendilerine gayet iyi davranıyor. Ali Çavuş; (Köyde ve bölgede kendisine Dayı deniyor ve soy isim kanunundan sonra aile Dayıoğlu soy ismini almıştır.) iyileşen, bir miktar Türkçe de öğrenen,  anzak askerlerine ev ve yer veriyor.  İlk başta, anzak  askerleri verilen tarlada çalışıyor ve gayet iyi bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar.

Anzak askerlerini memleketlerine gönderiyor

Ancak, bir gün Ali Çavuş bakıyor ki; anzak askerleri çok durgun ve üzgün duruyorlar. Sebebini soruyor?

Anzaklar; “Siz ailenizin yanındasınız, söyleşiyorsunuz, gülüşüyor, dertleşiyorsunuz… Bizim de  ailelerimiz var. Ama biz onlardan uzaktayız. Onları özledik.” Diyorlar. 

Ali Çavuş, “anladım” diyor ve bir çare aramaya başlıyor. Yaptığı araştırmalardan, İstanbul’dan Avustralya’ya gemi seferlerinin olduğunu öğreniyor.  Bunun için ciddi bir para gerektiğini söylüyorlar.  Ali Çavuş,  eşi Dudu hanımın boğazındaki beşibirliği istiyor. Dudu hanım, dar günler için boğazında taşıdığı beşibirliği boğazından indirerek eşi Ali Çavuşa veriyor.

Samsunlu Ali Çavuş Dünyaya ders veriyor

Ali Çavuş, anzakları yanına alarak kağnı arabası ile Samsun’a doğru yola çıkıyor. Samsun’a geliyorlar. Ali Çavuş beşibirliği bozduruyor. Samsun’dan gemiye binip İstanbul’a hareket ediyorlar.  İstanbul’da Avusturalya’ya gidecek bir gemi araştırıyor ve buluyorlar.

Ali Çavuş, iki anzak askerinin biletini alıyor. Yanlarına azık ve bir miktarda harçlık vererek yolcu ediyor.

Bugün; insan hakları, demokrasi havarisi kesilenlerin, Türk Tarihi’nin bu güzide kahramanı Ali Çavuş’tan her şeyden önce insanlık öğrenmeleri gerektiğini bir defa daha haykırmak istiyorum.  

Bu yazıyı, Yunanistan hududundan Avrupa’ya geçmek isteyen mültecilere; her türlü  insanlık dışı uygulamaları reva gören, Yunanistan’a, Avrupa Birliğine ve Corona Virüse yakalanan hastalardan, yaşlı olanlarn ölüme terk edilmesini isteyen  İtalyan Makamlarına ithaf ediyorum….

Bunları da sevebilirsiniz