Depremler ve Japonya…

Deprem denince ilk akla Japonya gelir. Çünki; Japonya bir deprem ülkesi olmakla beraber, binalarını ve şehirlerini buna göre kurgulayıp inşa etmeyi başarabilmiştir. Japonya’da, orta şiddetli depremler sıradan olaylardır ve insanlar hiç istiflerini bozmadan hayatlarına devam ederler. Bizde, büyük yıkımlara ve çokça can mal kayıplarına neden olan 7-7.5 şiddetindeki depremler, Japonya’da bir terennüm gibi algılanır.

Malzeme fakiri Japonya…

Japonya, bir ada ülkesidir ve inşaat malzemeleri acısından büyük ölçüde dışa bağımlıdır. Yani, malzeme acısından oldukça fakirdir ve elindeki malzemeleri çok tasarruflu ve yerinde kullanmak zorundadır. Japonya’da, binaların üç kata kadar olanları ahşap inşa edilebilmekte iken; yüksek binalar su basman seviyesinden sonra çelik sistemle inşa edilmektedir. Özellikle yapı çeliği kullanımı çok yaygındır. Bizde henüz yapı çeliği teknolojisi ve kullanımı son derece sınırlıdır.

Binalarda kullanılan malzemeler, genelde binanın ömrü ile aynı ömürde olup; sıva- boya, bakım- tamir gerektirmeyecek özellikte olmasına dikkat edilmektedir. Deprem deneyimlerini bina tasarımlarına aktaran Japonlar, farklı yönlerden gelecek deprem dalgalarına karşı, binalarını dayanıklı kılmışlardır. Hiçbir şekilde gerekli olan malzemeyi kullanmaktan kaçınmamaktadırlar. Bilmektedirler ki; malzeme eksikliğinden doğacak zararın maliyeti, elde edildiği düşünülen kazançtan çok çok daha fazladır.

Güvenli meskenler yerine, ucuz tabutlara…

Japonya’ya yaptığımız bir ziyarette,  bir japon mimarın inşa ettiği binayı gezdik.  İki katlı villa tipi çelik sistemde bir bina idi. Arsa çepe çevre çevrelenmiş ve güvenlik altına alınmıştı. Bahçenin bir kenarında bir sigara küllüğü vardı. İnşaatta sigara içilmesi yasak olduğu için çalışanlar orada sigara içebiliyorlardı. Binanın kaba inşaatı bitmek üzere idi. Bina içine terlikle giriliyor ve her yer tertemizdi. Yanı, kaba inşaatta dahi sigara içilmiyor, her yer tertemiz temizleniyordu.

Her binanın mutlaka mimarı başında olmak zorunda idi.  Böyle bir iş anlayışının olduğu yerde, binalar güvenli meskenler olurken; bizde de ucuz tabutluklar oluyorsa, nedeni çok açıktır. Bizde, her nedense mimar mühendis; sıra savma kabilinden, şöyle bir uğrasın geçsin, tamamdır. Daha vahimi ustalar kalfalar cebinden yüzlerce mimar mühendis çıkarırlar. Sonuçta da güvenli meskenler yerine ucuz tabutlara en sevdiklerimizle birlikte yerleşiveririz.

Kılavuzumuz mimarlar, mühendisler olmalı

Gerçi, son dönemlerde inşaat kalitesi oldukça arttı. Eskisi gibi, gecekondular, apartman kondular akşamdan sabaha kaçak göçek dikilmesi yaygın değil. Her ne kadar olması gereken kalite yakalanamamış olsa da, ciddi mesafe alındığını söylemeliyiz. İşimiz bina ise, kılavuzumuz işinin ehli mimar ve mühendisler olmak zorundadır.

Bu arada, Toki’nin yaptığı özverili örnek çalışmaların inşaat sektörüne yön vermek acısından, çok önemli olduğunu da özellikle belirtmemiz gerekmektedir. Eğer, Toki olmasaydı; özellikle deprem, sel, heyelan gibi afetlerden sonra kısa sürede yaralar sarılamazdı.

Bunları da sevebilirsiniz