“Her türlü zorluk ve tehlikeye rağmen” Sivas Kongresi

Sivas Kongresi 4 Eylül 1919’da açılır ve Mustafa Kemal Paşa başkan seçilir.*
Birkaç gün sonra Mustafa Kemal Paşa arkadaşlarıyla akşam sohbettedir ve şöyle der: “Her şey bize gösteriyor ve anlatıyor ki, İstanbul’daki devlet ve siyaset adamları vatanın kurtuluşunu tek ümit halinde ‘Amerikan mandası’ fikrini kabule bağlı görüyorlar… Onlar bizi, üç beş adamın bir araya gelip hayal peşinde koşması kabilinden kimseler farz ediyorlar. Ve gafletlerinin derecesini bir türlü ölçemiyorlar…”

İstanbul’dakiler gerçekten gaflet içindedirler. Bu; Sivas Valisi Reşit Paşa’nın, Dahiliye Nazırı Adil Bey’e çektiği telgrafta da açıkça görülmektedir. Şöyle yazmıştır Vali; “Verdiğiniz emir, Ali Galip Bey’in üzerine aldığı vazife doğrusu şaşkınlık ve hayretime sebep oldu. Maksadınız Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey’i tutmak ve Kongre’yi dağıtmak ise buna imkân olmadığını evvelce arz etmiştim.”

Ağustos 1919 günlerinde İstanbul’da çeşitli partiler Amerikan heyetine verilmek üzere bazı kararlar alırlar. Birinci maddesi Ermenilere Doğu Anadolu’dan toprak vermektir. Bu ve benzer maddeler Temsil Heyeti’nde üzüntü yaratmış ve esefle karşılanmıştır. Halide Edip’ten gelen mektup da; “Amerika mandasını kötünün en az zararlısı olarak görüyoruz… Amerika’nın yönetim mekanizması dinsiz ve milliyetsizdir. O, çok uyumlu, çeşitli ırk ve mezhepten insanları ve kaynaşmış bir biçimde bir arada tutmanın yolunu biliyor…”  benzer ifadeleriyle doludur. Sık sık “en önemli kaynaktan haber aldım” sözlerini kullanan Halide Edip belli ki yol gösterme (!) gayretinde ve görevindedir.

Atatürk Nutuk’ta, Kongre’nin ilk üç günü; “İttihatçı olmadığımızı doğrulamak için yemin etmek gereğiyle, yemin formülü hazırlamakla, Padişah’a dilekçe yazmakla, gelen telgrafları yanıtlamakla ve kongre siyasetle uğraşacak mı uğraşmayacak mı tartışmalarıyla” geçti, der. Asıl amaca dördüncü gün değinilir; Erzurum Kongresi tüzüğünün içeriği görüşülüp sonuçlandırılır. Yapılan değişiklikler neticesinde; Cemiyet’in adı Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olur. Temsil Heyeti bütün vatanı temsil edecektir. Her türlü işgal ve müdahaleye karşı birlikte savunma yapılacak ve direnilecektir. Dördünce madde ise tartışmalara neden olur. Konu, Osmanlı hükümetinin, yabancı devletlerin baskısı nedeniyle “buraları” yani Doğu illerini “bırakması, ilgilenmemesi” konusu ve yapılması gerekenlerdir. Yapılan değişiklikle “buraları” ifadesi “ülkemizin herhangi bir parçasını bırakmak ve ilgilenmemek” olarak değiştirilir.

Atatürk Nutuk’ta Kongre sırasında manda konusu ile ilgili yapılan görüşmeleri de ayrıntılı olarak anlatır ve der ki; “Efendiler, çok uzun ve tartışmalı devam eden bu manda görüşmesi, manda taraftarlarını susturacak orta yollu bir çareyle son buldu.” İlginçtir ki çareyi öneren, “Amerika’nın yardımını kabul etmeye mecburuz!” diyen Rauf Bey’dir. Çare şudur: Amerika Kongre’sinden ülkemizi inceleyecek ve gerçeği görecek bir heyeti davet etmek. Bu öneri kabul edilir ve bir mektup taslağı hazırlanır. Nutuk’ta, mektubun gönderilip gönderilmediğini çok iyi hatırlamadığını söyleyen Atatürk şöyle der: “Kaldı ki ben bu mektuba özel olarak önem vermiş değildim.”

Sivas Kongresi 11 Eylül’de sonlanır. İstanbul’dakileri “biçareler” olarak niteleyen Mustafa Kemal Paşa, Kongre’nin beşinci umumi toplantısında Ali Galip’in faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulunmuştur. İstanbul hükümetinin amacı Sivas Kongresi’ni sonuçsuz bırakmaktır. Bu nedenle Harput Valisi Ali Galip, yanına İngiliz Binbaşı Mister Nowill, Bedirhanlılardan Kâmuran, Celadet, Cemil Beyler ve Kürt atlıları alarak Malatya’ya gelir. Dahiliye Nazırı’nın talimatına göre Ali Galip ve yanındakiler “Sivas’a ansızın ulaşmalı, vali ve komutanlığı ele almalı ve hemen işe başlamalıdırlar.”

Gelen bilgiler üzerine Mustafa Kemal Paşa, Malatya ve diğer bölgelere gereken emirleri verir. Ali Galip 9 Eylül gecesini hükümet dairesinde geçirir. Ertesi gün veznedarın odasındaki kasayı açarlar, altı bin lirayı sayarak bir kenara ayırırlar. Kasaya konmak üzere de bir senet yazarlar. Senette; “Mustafa Kemal Paşa ve adamlarının tepelenmesi harcamalarına karşılık olmak üzere, ilgili emre uygun olarak altı bin lira alınmıştır. 10 Eylül 1919. Halil Rami, Ali Galip” diye yazmaktadır.

O sırada İlyas Bey birliği Malatya’ya yaklaşmaktadır. Bunun üzerine süvari alay komutanı ve subaylar Mutasarrıf Halil Bey’in evini sararlar. Bu bilgi hükümet dairesine ulaşınca Vali, Mutasarrıf ve arkadaşları korku ve telaş içinde, parayı ve senedi bırakarak atlarına binip kaçarlar.
***
Mustafa Kemal Paşa için en önemli sorun, “her türlü zorluk ve tehlikelere rağmen Sivas Kongresi’nin sonuca ulaşan kararlarla görüşmelerini bir an önce tamamlamış olmak ve bu kararları ülkede uygulamaya girişmek” tir. Bu nedenle, “sinirlere gerginlik verecek nitelikteki haberleri” Kongre Heyeti’ne olduğu gibi sunmaz. Nutuk’ta, tüm ayrıntılarına yer verdiği Ali Galip sorununu anlatırken “ölçülü bir dil kullanmayı tercih etmiştim” diyecektir.

Ancak vatana ihanet etmenin, yabancılarla birleşerek yapılan alçaklıkların millette bulacağı karşılığı anlatmak lazımdır. “Ali Galip’in girişimini ve İstanbul hükümetinin bayağılığını” tarihe not düşmek lazımdır. Mustafa Kemal Paşa Kongre’nin sonlandığı gün bir telgraf da Dahiliye Nazırı Adil Bey’e çeker. İbret dolu bu telgrafı, Besmele’yi paravan yaparak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna sataşan Osmanlı torunları ya da Osmanlı’ya öykünenler okumuş mudur bilemeyiz ancak biz yazımızı metni paylaşarak bitireceğiz.

“Alçaklar, caniler! Düşmanlarla millet aleyhinde haincesine tertiplerde bulunuyorsunuz. Milletin kudret ve iradesini takdirden aciz olduğunuza şüphe etmiyordum. Fakat vatan ve millete karşı haincesine ve bıçaklarcasına harekette bulunacağınıza inanmak istemiyordum. Aklınızı başınıza toplayın! Galip Bey ve yandaşları gibi akılsızların ahmakça olan boş vaatlerine kapılarak ve Mr. Nowill gibi milletimiz ve vatanımız için zararlı olan yabancılara vicdanını satarak yaptığınız alçaklıkların milletçe tatbik olunacak mesuliyetini göz önünde tutunuz! Güvendiğiniz kişiler ve kuvvetin akıbetini öğrendiğiniz zaman kendi akıbetinizle mukayeseyi unutmayınız.”

Sivas Kongresi’nin 102. yılı kutlu olsun…

Canan Murtezaoğlu

Bunları da sevebilirsiniz