İstanbul’un fanatik Samsunluları…

İstanbul Samsunluları, bugün itibari ile geniş bir etki alanına sahip bulunmaktadır.  Bugünleri yaşarken geçmişi de hatırlamak, hizmet edenleri anmak önemli bir görevdir. Bugün görevde olanlar,  geçmişe ne kadar değer verirlerse;  gelecekte de kendilerine o kadar değer verilecektir. Yani bir bakıma kendilerinin değerini ortaya koymaktadırlar. Hiç kimse birilerini karalayarak, kötüleyerek bir yerlere gelemez. Birilerini kötüleyenler aslında kendilerini kötülerler, kendi değerlerini ortaya koyarlar. Kişi, insanlara değer verdikçe, değer bulur. Gün gelir,  zirvelere çıkarsınız; ama, zamanı gelince de yerinizi yenilere terk edebilmelisiniz. Aksi halde, hem kuruma ve hem de kendinize zarar verirsiniz… Samsun Sevdamız… Bizler;  Samsun sevdalılarıyız, bizim için en büyük parti Samsun Partisi’dir. Söz konusu Samsun olduğunda hepimiz yek vucut oluruz, bizim aramızda ayrı gayrı olmaz. Siyasi tercihler, Samsun sevdamızın önüne geçemez.  Bizler Samsun aşığıyız, kişilere tabii olarak konumlanmayız. Kişisel olarak, 1990’lı yılların başından beri Samsun STK’larının içerisindeyim. Ömrümün en önemli 30 yılı aşkın bölümünü bu işlere vakfettim. İlk başladığımızda iki kişiyi bir arada bulmak çok kolay olmazdı. Ama yılmadık, usanmadık, sabırla çalışmalara devam ettik. Çok değerli yol arkadaşlarım oldu. Birlikte çok güzel işlere imza attık; 1995 yılında İstanbul- Kartal-Cevizli’de ilk Samsun derneğimiz kuruldu. 1990’lı yılların başından itibaren İstanbul Samsunluları’nın birlik çalışmaları başladı. İstanbul’daki Samsunluları birbiriyle irtibatlandırdık, tanışmalarını sağladık. 1995-96 yıllarında İstanbul’da başkan vekilliğini yaptığım, Mecidiyeköy Hürriyet Caddesi’ndeki Türk Mühendisleri Birliği Merkezi’nde, “Samsunlular Birliği’ni” kurduk. (2005 yılına kadar burayı kullandık) 1997 yılında İstanbul-Kartal’da ilk İstanbul genelini kapsayan etkinliği yaptık. 1997 yılında Şişli, Beşiktaş ve Bakırköy’de ilk 16-19 Mayıs etkinliklerini yaptık. 1997 yılında Gülhane’de ilk “Büyük Samsun Buluşması” etkinliğini yaptık. Bu etkinlikler geleneksel olarak her yıl devam ettirildi. 1998-200 yıllarında TGRT’de Samsun’u ve bütün ilçelerini bir bir tanıttık. 2000 yılında Samsunlular Birliği, benim başkanlığımda “İstanbul Samsunluları ve Dernekleri Birliği” adıyla oluşturuldu ve daha kapsayıcı bir şekilde çalışmalarımızı sürdürdük. 2000 yılından itibaren, geleneksel bazda; Ocak aylarında Yaşar Doğu-Neyzen Tevfik anma programları, Mayıs aylarında 16-19 Mayıs anma programları, Ağustos-Eylül aylarında “Büyük Samsun Buluşmaları” programları, Kasım-Aralık aylarında, öznesi Samsun olan açık oturum programları düzenledik. Her yıl geleneksel olarak yapılan bu programlar, STK’lar bazında Türkiye’de ilk olurken,diğer STK’lara da örnek oldu.2004 yılında dünya rekoru bayrakla Samsun’a geldik. 2004 yılındaki yerel seçimlerde, yaptığımız etkili lobi çalışmalarıyla İstanbul’da, aday adayları ve meclis üyeleri dışında 6 adet belediye başkan adayımız oldu.  4 der adet İstanbul Büyükşehir ve İl Genel Meclisi’ne üye seçtirdik. Çok sayıda belediye meclis üyelerimiz ve muhtarlarımız oldu. 2004 yılı sonunda, kurucu başkanlığımda,  ilk federasyonumuz Sadef-Samsun Dernekler Federasyonu’nu kurduk. 2005 yılında görevi devrettim. 2012 yılında Asdef-Ankara Samsun Dernekler Federasyonu kurucu başkanı oldum. 2014 yılı sonu itibari ile İstanbul’a döndüğümden görevi devrettim. Samsun sevdası peşinde koşmaya devam… Özellikle belirtmeliyim ki; görev sürem içerisinde yapılan bütün etkinlik ve faaliyetlerde aynı yardımlar dışında, hiç kimseden bir kuruş para almadım, çek- senet vs. ile hiçbir işim olmadı. Samsun’a ve Samsunluya yakışır bir şekilde görev yaptım; gerekli harcamaları kendim karşıladım ve tertemiz bir şekilde teslim ettim. Son durum itibari ile sıradan ve sade bir Samsunlu olarak Samsun sevdasının peşinde koşmaya devam ediyorum. Ömrüm oldukça da koşmaya devam edeceğim. Geçmişte siyasi aday adaylığım da olmuştu. Ancak, bundan böyle hiçbir yere adaylığım da söz konusu değildir. Sözlerim hiç kimseyi kırmasın, incitmesin; kişilere, kişiliklere hiçbir şey söylemem, söylemiyorum. Hiç kimseye kinim yok, kızgınlığım yok. Aksine geçmişte bir nefeslik bir arada olmuş, bir adım yol yürümüş olduğum herkese minnettarlığım vardır. Benim sözüm söylenen sözlere ve yapılan işlerle ilgilidir.

Bunları da sevebilirsiniz