x-y-z kuşakları ve 19. Tümen (5)

1 Haziran 1915… Mustafa Kemal artık albaydır. Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa bir tebrik telgrafı gönderir. Telgraf metnine göre bu terfi Mustafa Kemal’in “büyük ve fedakârane” hizmetlerine karşı bir mükâfat değil, “memlekete daha mühim ve ordumuza daha kıymetli hizmetler görebilecek mevkilere erişmek için, geçilmesi gereken bir basamaktır.”

Enver Paşa’yı, ileri görüşlülüğü nedeniyle kutlayalım ya da halk diliyle “Allah söyletmiş” diyelim ve 18 Mayıs’ın Gelibolu’suna dönelim…

19. Tümen’le ilgili 4. yazımızda, Mustafa Kemal’in, Arıburun Kuvvetleri Komutanlığı’ndan ayrılarak 19. Tümen Komutanlığı görevine döndüğünü belirtmiştik. (17 Mayıs) Mustafa Kemal hemen siperleri dolaşacak ve kuvvetlerin yeni bir taarruza hazır hale getirilmesini isteyecektir. Ertesi gün de taarruz yapılacak, birçok mevzi ele geçirilecek ancak cephedeki genel harekâtın tam gelişememesi nedeniyle Kuzey Grubu Komutanı’nın emri ile taarruz durdurulacaktır.

Mustafa Kemal Cesarettepe’dedir ve oradan Fuat (Bulca), Salih (Bozok) ve İbrahim Beylere mektup yazar. Arkadaşlarından gelen tebrik telgrafı üzerine duygulanmıştır. Kendisine gösterilen yüksek takdir nedeniyle mahçup hissetmektedir. Savaşı yönettiği yere “Kemalyeri”, tümeniyle düşmandan geri aldığı yere “Cesarettepesi” adı verilmiştir. Aldığı gümüş ve altın savaş madalyalarından da bahseden Mustafa Kemal şöyle sonlandırır mektubunu. “Terfiim dahi konu oldu. Tabi ben, terfi için çalışmadığımdan, ‘sıram geldiği zaman’ cevabını verdim.”

***

Mustafa Kemal’in, bir asır önce yazdığı bir mektupta yer alan bu cümlesi gibi örnek nitelikte, yol gösterici sayısız cümlesi vardır ve de her konuda vardır. Bunların belli başlıklar altında sınıflandırılması elbette yapılmıştır. Ancak bu çalışmaların farklı açılardan da tamamlanması gerektiğini düşünüyoruz. Atatürk Cumhuriyeti’ne katkı verebilmek, çağı yakalayabilmek için “önceki” yüz yıl ile aramızda bağ kurulması gerektiğine inanıyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk; aklı, düşünce yapısı ve kavrama yeteneği ile günümüzün revaçta kavramı “kişisel gelişim” in de en güzel örneklerinden biridir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran çağlar üstü lideri sadece yaptığı savaşlarla özdeşleştirirsek, eksik yapıyoruz demektir. Gençlerimizin, Kemalyeri’ni, Cesarettepe’yi bilmeleri ne kadar önemliyse, Mustafa Kemal Atatürk’ün karakter özelliklerini bilmeleri de bir o kadar önemlidir. Tüm bunların üstü örtülmemeli ve çağın eğitim/öğretim teknolojileri de kullanılarak, Atatürk yeni kuşaklara her yönüyle anlatılmalıdır.

“Sessiz Kuşak” ya da ülkemizde bilinen adıyla “Cumhuriyet kuşağı” nın yaşadığı inanılmaz zorlukları yeteri kadar önemsemez ya da “Türkiye’nin 90 yıllık enkazını kaldırdık.” ve de “90 yıllık reklam arası bitti.” şuur yoksunu açıklamaların hayat bulmasına destek olmaya devam edersek, ülkemizde; adına isterseniz x,  y veya z deyin, hiçbir kuşağın ülke sorunlarını yeteri kadar anlamasını ve de çağı gerektiği gibi yakalamasını bekleyemeyiz. Elde edeceğimiz; başkalarının ürettiği teknolojiyi kullanabilen ancak rotasını yitirmiş bireylerden oluşan bir toplum olacaktır. Cumhuriyetin değerlerini bir “aldatma” aracı olarak kullananların yönettiği, dünya devletlerinin, suç odaklarının oyuncağı haline gelmiş bir devlette kendimizi yaşar bulmamız da cabası olacaktır!

***

24 Mayıs’a gelindiğinde İngilizlerin isteği üzerine dokuz saatlik bir ateşkes ilan edilecek ve İngilizler ölen ve yaralanan askerlerini savaş alanından toplayacaklardır! İbretlik olaylar sürmektedir!

Ardından Mustafa Kemal, askerlerine hitap edecek, siperlerin yalnız savunma için olmadığını belirtecek ve siperlerin, “düşmanı ezecek ve saldırıyı kolaylaştırabilecek mükemmel şekle sokulması” nı isteyecektir. Mayıs ayının son gününe gelindiğinde Ağıldere bölgesinde İngilizlerle şiddetli çatışmalar olacak, 19. Tümen’in sol kanadı olan 27. Alay, İngilizleri ağır kayıplar verdirerek püskürtecektir.

Yazımızı Mustafa Kemal’in, o günlerde Madam Corinne’e yazdığı mektuptan bazı satırlarla bitirelim. “İki aydır buradayım…Bu ana kadar hep muvaffak oldum ve aynı yerde kalırsam daima da muvaffak olacağım… Burada benim ismimin duyulmamasına hayret etmemeli; çünkü ben, mühim bir muharebenin kahramanı olarak Mehmet Çavuş’a* şeref kazandırmayı tercih ettim. Tabi şüphe etmezsiniz ki, muharebeyi idare eden sizin dostunuzdu ve savaş gecesi, muharebe edenlerin saflarında Mehmet Çavuş’u bulan da o idi!”

Bin kez selam olsun Mustafa Kemal Atatürk’e, Mehmet Çavuşlara ve toprağın altında yatan binlerce kefensize…

Canan Murtezaoğlu

Bunları da sevebilirsiniz