“Bugün, milletimizin yazgısını ve tarihin akışını değiştiren o büyük zaferin 100’üncü yıl dönümünü kutlamanın tarifsiz onurunu ve coşkusunu yaşıyoruz.
Vatan topraklarını, düşman ordularının işgalinden kurtaran o destansı direnişin baş komutanı, ulusumuzun büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk bu kutlu zaferin ardından Meclis kürsüsünden şöyle seslenmiştir:
“Düşman elleriyle viran olmuş ve milletimiz tarafından her köşesini kurtarmak için seve seve can verilmiş ve çocuklarımızın kanıyla sulanmış olan yurdumuzun ufkunda, artık barışın tatlı güneşi gecikmeyecektir.”
Yani büyük önderimizin de altını çizdiği gibi; kazanılan bu savaş, askeri bir zafer olmanın çok daha ötesinde bir anlam taşımaktadır.
Bu zafer, bir ulusun yarınlarını aydınlatan güneşin doğuşu ve egemenliğin, kayıtsız şartsız millete ait olacağının habercisi olmuştur.
Yarınları aydınlatan o güneş de Cumhuriyet’imiz olmuştur.
Bu güneş daima var olacak!
Milletimizin gücüyle var olacak…
Hepimizin ortak iradesiyle birlikte var olacak!
Bu kararlılıkla; ulusumuzun Zafer Bayramı’nı kutluyor; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, milletimizin özgürlük ve bağımsızlık fikrinin ölmez bir abidesi olarak tarihteki yerini alan böyle müstesna bir zaferin bütün mimarlarını, şehit ve gazilerimizi şükranla, minnetle ve rahmetle anıyorum.”
