İNANMAKTAN DÜŞÜNMEYE..

İslam dünyasının ve Müslüman Türk dünyasının Batı ve diğer emperyalist devletler karşısındaki durumu kanıma dokunuyor.
Nedir bu vaziyet, nedir bu aymazlık, nedir bu teslimiyet, nedir yabancıların oyunlarına gelmeler?
Birbirine inanmama, ayrışma, birbiriyle çatışma, ezeli ve ebedi düşmanlarıyla iş tutma da cabası…
Celladına âşık olan bir mahkûm tavrı bu…
Daha da beteri:
Müslümanla Müslümanlığı bir bütün olarak görülmesi/ anlam olarak uyuşması gerektiği noktasında sınıfta kalmış durumdayız.
Gerçekten de dünyada oynanan oyunları İslamiyet’in gerekli gördüğü ferasete sahibi olup da görememek, birliği emreden dinin emrine uyup birlik olamamak, iki günü, hatta günleri birbirine denk görüp teknolojiyi üretememek, ileri ülke olmamayı gurur meselesi yapmamak…
Bunların hiçbiri yüce dinimizle uyuşan şeyler değildir ama yine de İslamiyet’e inanıyoruz.
İnandığımız dinin gereklerini yapmıyorsak bu nasıl bir inanmaktır?
İnanmak güzeldir.
Bize göre Allah’a ve Peygamber’imize inanmak çok güzel ve anlamlidir ama yüce Allah bizi sadece inanmakla sınırlandırmıyor. Ayet ve surelerde anlamaktan, düşünmekten, akılldan sıkça söz ediyor.
Kime hitaben?
Tabi ki Müslümanlara…
Müslüman ise sadece inanma safhasında kalmış.
Kalmış mı, batmış mı?
İlerleyemediğine göre batmış demektir.
Demek ki bir Müslüman için inanmak güzeldir ama dünya sahnesinde itibarlı yaşamak için tefekküre, akla ve akıl sahiplerine, aklın gereklerini yapmaya ihtiyaç vardır.
Gerektiği yerde gerekeni yapmamak Müslüman olmanın şiarına uymaz, olmaması gerekenleri anlayış haline getirdiğimiz için zelil bir biçimde yaşamaya kendimizi mahkûm ettik.
Müslüman perdenin arkasını görebilen, sonraki zamanları kestirebilen, oynanan oyunları anlayan, oyunlara kanmayan, kandırılamayan, zamanın şartlarına göre taviz vermeden yaşayabilen, ihtiyaç olan teknolojiyi üreten, dünyaca kabul gören, niteliği tartışılmayan insanıdır.
Bizim tartışılmadık neyimiz kaldı?
Dinimizi ilkelerine uymadık ve yıkıldık.
Düştüğümüz yerde kalmak hoşumuza mı gidiyor?
Yiğit düştüğü yerden kalkarmış, derler.
Yiğitsek, akıllıysak ne duruyoruz ki?
Ya ayağa kalkacaksın ya zelil bir biçimde dinine aykırı yaşayacaksın.
Kendine gel Müslüman!

Ramiz AYDIN
Mart 2020

Bunları da sevebilirsiniz